İmgelem
Vikipedi, özgür ansiklopedi
İmgelem, insanın istediği şeyleri gözünde canlandırabilme yetisinin ürünlerini kapsayan evren.[1]
Paylaşılan dünyanın duyu idraklarından elde edilen ögelerin içinden kısmen bulmak veya tamamen kişisel alanlar için doğuştan yetenek ve işlem olarak kabul edilir. Algı duyusunda önceden verilen nesnelerin aklın algıladıklarında canlandırma süreci olarak psikolojide teknik olarak kullanılan bir terimdir. Terimin bu kullanımının sırandan lisan üstündeki karışıklarından beri, bazı psikiyatrlar bu işlemi tarif etmek için hayal (ing. imaging), imge (ing. imagery) veya onun konuşması "üretken" (ing. reproductive) olarak tersi "yaratıcı" (ing. productive) veya "yapıcı" (ing. constructive) hayal gücünü tercih ederler. Hayal edilen imgeler aklın gözüyle görülür.
[değiştir] Notlar
“Hayal bilimden daha önemlidir, çünkü bilim sınırlıdır.” Albert EINSTEIN ,
Aldığımız bu sözüyle Einstein zekanın bilimden önde olduğunu anlatmaya çalışmıştır. Çünkü imgelem, altı tane olan zeka bileşenlerinden biridir. Bunu demekle imgelemin ötekilere göre en önemli bir zeka öğesi olduğunu söylemek istemiyoruz. Ne var ki, imgelemin (hayal kurmanın) zekayle ilişkisi yokmuş, bu tümüyle başka bir şeymiş gibi düşünüp, görülebilir.
İmgelem (Hayal gücü = Muhayyile = Düş kurabilme = Imagination) ilk bakışta sanki zeka öğelerinden biri değilmiş gibi görülebilir demiştik. Oysa imgelem’de usavurma’daki özellikler vardır. Eldeki ilkel yapı taşları harmanlanarak yepyeni bir fikre, bambaşka bir imgeye ulaşılır. Bu yaratıcılık olarak tanımlanabilir. Demek ki bir tür analiz, ardından da sentez yapılmaktadır.
Bütün sanatsal ürünler bu yolla elde edilirler. Mimarlık, edebiyat, resim, müzik, yontu, tasarım gibi sanatsal çalışmalarda imgelem başta gelen bir zeka eylemidir. Bundan anlaşılacağı gibi, ister bilimsel isterse sanatsal bir eylemin yolu imgelemden geçecektir. Böylece bir yaratıcılık, her şeyden önce imgelemle başlamış olur. Matematik, özellikle de geometri problemlerinin çözümünde de sık sık bu yetiye baş vururuz.
Buradan bunun bir zeka işlevi olduğunu hemen anlama olanağı vardır. Bilimsel buluşlarda, uzay ile coğrafya keşiflerde de çoğu kez imgelem önde gelir. Bazı buluşlar ise raslantı sonucu ortaya çıkmıştır : Penisilinin ile kibritin bulunması gibi... Varsayımlar (hipothese) da önünde sonunda birer imgelem sonucu ortaya çıkmamışlarmıdır?..
İmgelem yalnız insan zekası içinde bulunan bir öğedir. Acaba Albert Einstein Görecelik kuramını tasarlarken hiç mi imgelem yetisine başvurmamıştır?.. Yukardaki sözleri başvurduğunu gösteriyor... Ya da bildiğimiz düzlem geometriyi (ki günümüzde geçerli sayıp, eğitimini verdiğimiz geometri budur) ortaya koyan Euclid?.. Daha da ileri giderek Non-Euclidian geometrileri tasarlayan Janos Bolyai, Bernhard Rienmann ile Nikolay Ivanovich Lobachevky acaba hiç mi imgelem yetilerini kullanmamışlardır?.. Sizler ne düşünürsünüz?.. Bilemem, ama kullanmamış olmaları olanaksız gibi geliyor.
Bütün bunlardan imgelemin bilimden önce gelip, ondan daha önemli olduğu kolayca anlaşılmaktadır. Çünkü bilimsel bir çalışma yapabilmek için, başlıca araç olan yaratıcı insan zekasına başvurulacaktır.