Selimpaşa, Silivri
Vikipedi, özgür ansiklopedi
--Qweramy 07:21, 20 Haziran 2008 (UTC)
Selimpaşa’da ki yerleşimin M.Ö. VII. yüzyıla dayandığı tahmin edilmektedir. Türklerin egemenliğine 1360 yılında geçmiştir. Nüfusunun çoğunluğunu Cumhuriyet dönemine kadar gayrimüslim Rumlar oluşturmuştur.1926 tarihindeki mübadeleden sonra nüfusu tamamen Türkleşmiştir. Tarihteki önemi 19. yy. da Dr. Sarandi Arhiyeni tarafından yapılan okullardan sonra artmış günümüze kadar bir çok önemli eserleri barındırabilmiştir.
Selimpaşa stratejik ve ticari konumu sebebiyle arkaik çağlardan itibaren iskan edilmeye başlanmıştır. M.Ö. VII. yüzyılda kurulan kolonilerden Daoneion’un Epivates (Selimpaşa) olduğu sanılmaktadır.
Bunun yanısıra Dimitri Kandemir* (1716) şu bilgileri vermektedir: ”Burası İstanbul’dan 12 saat mesafede olup, Bizans imparatoru İoannes Kantakuzinos’un amansız düşmanı olan büyük kumandan Apokokus’un Karargahının bulunduğu Epivates olup,Gregoras’ın ifadesine göre burada imparator Yoannes’in görkemli sarayları bulunmakta idi ve bugün de bu sarayların yıkıntılarına rastlanılmaktadır. Bu harabeler arasında ben bir taş yığını altında, birbuçuk kadem uzunluğunda bir somaki mermer parçasına rastladım. Bunun üzerinde dört at tarafından çekilen bir araba içinde bir kadın resmi oyulmuştu, başında defne dalından bir taç bulunmaktan ve dağılan saçları rüzgarın etkisiyle dalgalanmaktaydı. Kadının sağ elinde bir hurma dalı, sol eliyle de atların dizginlerini tutmaktaydı ve taş şu yazıyı taşımaktaydı: “Dus afieroutai xd”. Zaman aşımı yahut yıkıntıların ağırlığı sebebiyle isim silinmişti, burnu ve sağ kulağı da kırılmıştı, geri kalan tarafı tam ve sağlamdı. M.Ö. 520 yılına denk düşen 64. Olimpiyata ait oluşu bu taşın ne kadar eski olduğunu göstermektedir.” Yukarıda sözü edilen görkemli sarayların, bugünkü sağlık ocağı, belediye binası ve öğretmen lojmanlarının olduğu yerde bulundukları tahmin edilmektedir. Aynı zamanda Osmanlıların Selimpaşa’yı ilk aldıkları zamanda (1360) köyün etrafında sağlam yapılı bir surun olduğu bilinmektedir. Bugün bu surların izine rastlanılmamaktadır. Selimpaşa’nın tarih öncesine dayanan bir yerleşim merkezi olduğunu gösteren bir başka kanıt da Selimpaşa’nın yaklaşık 2,5 km batısında bulunan höyüküdür.1964 yılında D.H.French tarafından yapılan yüzey araştırmasında, tepede tarih öncesi klasik ve Bizans çanak çömleği bulunmuştur. Bu çanak çömlekler Truva I , güneydoğu Bulgaristan, Bursa bölgesi ve Kınalı tarih öncesi çanak çömlekleriyle benzerlik göstermektedir
Selimpaşa’nın 12. yüzyılda Osia Paraskevi adında kendisini dine adamış bir Azize’ye ait olduğu bilinmektedir.1150 yılında Epivati’de doğan Azize Paraskevi 27 yaşında yine
Epivati’de vefat etmiştir. Azize’nin kutsal emanetleri IV. Murat zamanında Boğdan’a götürülmüştür Türkler Selimpaşa’yı Orhan Gazi’nin oğlu I. Murat zamanında 1360 yılında ele geçirmiş, daha sonraları 1453 yılına kadar belde ile pek ilgilenmemişlerdir. İstanbul’un fethinden önce Fatih Sultan Mehmet’in kumandanlarından Karaca Bey tarafından yeniden ele geçirilmiş ve buradaki halk Selimpaşa’nın kuzeyinde yer alan bugünkü Ortaköy’e sürülmüştür. Bu yüzden Ortaköy, Cumhuriyet dönemine kadar Sürgünköy olarak adlandırılmıştır.
Selimpaşa’da 1796’da bir okul faaliyete geçmiştir. Gerek bu okulun faaliyete geçmesi gerekse İstanbul ile güçlü ticari bağların bulunması nedeni ile belde 19. yüzyılın başlarından itibaren gelişmeye başlamış, Patrikhane himayesinde ki bir okulun ve 1857’de Sarandi Arhiyeni tarafından yaptırılmaya başlanan vakıf okullarının ilkinin de faaliyete geçmesi ile daha da gelişmiş ve bu tarihten sonra 1926 yılına kadar en parlak dönemini yaşamıştır.
Bu dönemde Selimpaşa halkının tamamına yakını gayrimüslim Rumlardan oluşmaktaydı. Geçim kaynakları bağcılık, deniz nakliyatı ve balıkçılıktı. Şarapçılık bu bölgede çok ilerlemişti. Fransa’daki şarap fabrikalarına beyaz şarap imalatı için buradan kaliteli üzüm ihraç edilmekteydi
Beldede 1808 yılında büyük bir yangın çıkmış ve bu yangında burada bulunan dört adet kilisenin hepsi yanmıştır. Daha sonra bu kiliselerden iki tanesi yeniden inşa edilmiştir. Bu kiliselere1863 yılında Sarandi Arhiyeni vakfı tarafından yaptırılan bir kilise daha ilave edilmiştir.1884 yılında ise beldenin tarihsel simgesi olan kulesi çok harap durumda yıkılma tehlikesi arz ettiğinden ve meskun mahalde yer aldığından yarıya kadar yıkılmış, Balkan savaşı sırasında stratejik nedenle kalan kısmıda yıkılarak yok edilmiştir. Aynı zamanda beldenin Silivri çıkışında yol kenarında üç adet yeldeğirmeninin olduğu bilinmektedir.
Bu dönemde Osmanlı kayıtlarında beldenin adı Bigados’tu ve Çatalca vilayetine bağlıydı. Dönemin en önemli yollarından biri olan İstanbul – Edirne yolu (eski Londra asfaltı) beldenin içinden bugünkü İzzet Gürçay caddesini takip ederek su deposunun önünden bugün bir kısmı hala kullanılan eski Çorlu yolundan Silivri’ye bağlanıyordu.
Beldeye bugünkü adını veren Mehmet Selim Sırrı Paşa 1773 yılında Bender’de doğmuştur. Kendisi kapıcıbaşılık, bostancıbaşılık gibi çeşitli görevlerde bulundu. 1819’da vezirlik rütbesiyle Silistre Beylerbeyliği’ne atandı. 1824’de Mehmet Sait Galip Paşa’nın yerine sadrazamlığa getirildi. 1826’da çıkan yeniçeri isyanını sert biçimde bastırdı ve yine bu tarihte II.Mahmut tarafından yayınlanan fermanla yeniçeri ocağı kaldırılarak yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye’nin kurulacağı duyuruldu. Mehmet Sırrı Paşa bu yeni orduyu örgütleme çalışmalarını başlattıysa da 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda başarısızlığa uğraması üzerine görevinden alınarak önce Gelibolu’ya ardından da Sofya’ya sürüldü. 1830’da Halep Beylerbeyliği’ne atandı. 1831 yılında Şam Beylerbeyliği’ne getirildi ve bu görevi sırasında eşkıyalar tarafından şehit edildi
Mehmet Selim Sırrı Paşa Silistre valiliğinden İstanbul’a dönerken Bigados’a uğrayıp, burada mola vermiştir. Kaldığı bu süre içinde Rumların telaş içinde bazı hazırlıklarını görerek ilgilenmiş ve bir askeri okul açma hazırlıkları içinde olduklarını öğrenerek İstanbul’a geldiğinde durumu padişaha arzetmiş, bunun üzerine padişahın iradesiyle Rumların bu teşebbüsüne engel olunmuştur. Selim Paşa sadrazam olduğu sırada bu köyle devamlı ilgilenmiş ve bir de çeşme yaptırmıştır
19.yy’ın sonunda Arhigenya Vakfı’nın kurucuları olan Sarandi Arhiyeni ve eşi Eleni Arhiyeni’nin kısa aralıklarla vefat etmesi vakıflarda bir yönetim boşluğu doğurmuş ve bu kötü yönetim neticesinde okullardan bir kısmı kapanmış, geri kalanlar da eski ihtişamından uzak bir durumda 1926 yılına kadar varlığını koruyabilmiştir.
1924 yılında imzalanan Ankara Anlaşması sonucunda Türk ve Rum halklarının değiştirilmesine dair bir sözleşme ve protokol imzalanmıştır. Bu protokolün Selimpaşa’da uygulanması 1926 yılına rastlamış olup, buradaki Rum halkının tamamının bir kısmı Selanik’e, bir kısmı Atina’ya, bir kısmı ise Bahçeçiftlik denilen yerleşim yerine Yeni Epivati ismi verilerek yerleştirilmiştir. Böylece Selimpaşa’ya 19.yy’da altın dönemini yaşatan vakıfların tamamı ortadan yok olmuş ve bu vakıflara bağlı okul ve kilise yapıları da kendi kaderine terkedilmiştir. Mübadele sırasında Yunanistan’ın Selanik, Drama ve Langaza yerleşim birimlerinden gelen Türk vatandaşları ise ilk dönemlerde konutlarda herhangi bir değişim yapılmadan Bigados olan ismi Selimpaşa ile değiştirilerek yerleştirilmişlerdir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Selimpaşa’ya bir süvari birliği yerleştirilmiştir. Bu birlik Arhigenya okullarından kız öğretmen okulları kompleksinde konuşlandırılmış ve birlik savaşın bitiminden kısa bir süre sonra Selimpaşa’dan çekilmiştir.
Selimpaşa İstanbul'un bir ilçesi olan silivriye 10 km uzaklıkta en büyük beldelerindendir. Belediye Başkanın adı Ahmet Yağcıoğlu'dur. Kadir Has Üniversitesinin bir kampüsüde Selimpaşa da bulunur. Ayrıca belde sınırları içinde 3 lise bulundurmaktadır. Bunlar Selimpaşa Lisesi, Selimpaşa Atatürk Anadolu Lisesi ve bu sene yeni eğitime giren Selimpaşa İMKB Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesidir. Yani bir yönden Selimpaşa bir eğitim şehri denilebilir.Eski ve diğer adı bigados olan selipaşa selim paşanın kurtarımıyla bu adı adlmıştır
DIŞ BAĞLANTILAR