Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu | |
Slogan | Toplu Sözleşme Hakkımızı Kullanacağız. |
---|---|
Kuruluş tarihi | 8 Aralık 1995 |
Tür | Sendika konfederasyonu |
Genel merkez | Ankara |
Resmi diller | Türkçe |
Genel Başkan | İsmail Hakkı Tombul |
Kilit kişiler | İsmail Hakkı Tombul |
Web sitesi | www.kesk.org.tr |
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, kısaltması KESK olan 8 Aralık 1995'te kurulan memur sendikaları konfederasyonu. İlk olarak 28 Mayıs 1990 yılında eğitim emekçileri EĞİTİM-İŞ’i (Eğitim İşkolu Kamu Görevlileri Sendikası) kurdu. Ardından EĞİTİM-SEN (Eğitim, Bilim ve Kültür Emekçileri Sendikası) ve TÜM BEL-SEN (Tüm Belediye Memurları Sendikası)den başlayarak çok sayıda sendika kitlesel başvurularla kurulmaya başlandı. Hakların örgütlü mücadele ile alınabileceği inancı giderek tüm kamu emekçilerinde yankı bulmaya başlamıştı.
Yıllık hak kayıplarını telafi etmek için alanlara çıkan işçilerin 89 Bahar Eylemleri olarak bilinen eylemlilikleri bu süreci hızlandıran temel etkenlerden biridir. 1990-91 yılları sendikaları kurma ve yaşatma yılları olarak tanımlanabilir. Bu dönem baskılarla ilk karşılaşılan yıllar olmuştur. Kurulan sendikaların tümü hakkında kapatma davaları açılmış, bazı yöneticiler geçici sürelerle görevden uzaklaştırılmış ve sendikalar mühürlenmeye başlamıştır. Ancak devletin bu baskısı karşısında kamu emekçileri geri adım atmamışlardır. Bir yandan hukuksal alanda girişimlerini sürdürüken, diğer yandan fiili ve meşru temelde mücadelelerine devam etmişlerdir. Sendikaların mühürleri sökülerek çalışmalar sürdürülmüştür.
Sendikaların kurulmasıyla birlikte Sendika Yürütme Komisyonlarının işlevide bitmişti. Bunun yerine 24.02.1990 tarihinde 7 sendika Kamu Çalışanları Sendikaları Platformu’nu (KÇSP) oluşturdular. KÇSP Haziran 1992’de yapılan 79. ILO Uluslararası Çalışma Konferansına iletilmek üzere ILO Genel Direktörüne bir rapor göndererek sendikal hakları baskı altına alan uygulamalarla ilgili örnekler verdi.
20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimlerde bütün siyasi partiler, seçim bildirgeleri ve propagandalarında “kamu çalışanlarına sendika kurma hakkı tanıyacaklarını” işlediler. Seçim sonrasında kurulan SHP-DYP Koalisyon Hükümeti programında, kamu çalışanlarının sendika kurabileceklerine dair gerekli yasal düzenlemelerin yapılacağı vaat ediliyordu.
Bu dönemde “işçi sendikalarının kamu çalışanları mücadelesine destek vermemesinin yarattığı zemin kamu çalışanları sendikalarında ayrı sendika yasası talebinin öne çıkmasına neden olmuştur.
Bu süreç yaşanırken 26 Ocak 1991 tarihinde 12 Eylül sonrasının ilk mitingi “Kamu Çalışanları Sendikal Haklar Mitingi” adıyla İstanbul’da düzenlendi. 20 Şubat 1991 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından Valiliklere gönderilen bir yazıda çeşitli gerekçeler ileri sürülerek, kamu emekçilerinin sendika kurma girişimlerinin “yürürlükteki mevzuata aykırı” olduğu bildirildi. Bu genelge ile baskılar ve kurulan sendikalara yönelik kapatma girişimleri daha da arttı. Sendikalar kuruluş için valiliklere başvurduğunda, valiler bildirimleri kabul etmemeye başlayınca, sendikacılarda PTT aracılığıyla bildirimde bulunmaya başladı. Bu şekilde yapılan engelleme girişimleri başarıya ulaşamayınca bu kez kurulu sendikaların kapatılması istemiyle davalar açılmaya başladı. Ancak tüm davalar sendikaların lehine sonuçlandı.
Hükümetlerin çalışmaları engellemeye yönelik diğer bir çabası sendika genel kurullarını yaptırmama şeklinde sürdü.
EĞİTİM-İŞ sendikası tarafından İçişleri Bakanlığının yasakçı genelgesinin iptaline ilişkin dava 1992 yılında kabul edilerek, önemli bir hukuksal başarı elde edildi.
[değiştir] Birinci ankara Yürüyüşü
Koalisyon hükümetinden beklenen adımların atılmaması üzerine kamu çalışanları sendikaları daha sonraları tekrarlayacakları “Ankara Yürüyüşü”ne hazırlandılar. Kurulu bulunan sendikaların taraf kabul edilerek gerekli yasal düzenlemelerin yapılması talebiyle “zirve” önerdikleri Çalışma Bakanlığı’ndan yanıt alamayan sendikalar, üye formları ve dilekçeleriyle, Çalışma Bakanlığı’nın önünde kitlesiyle birlikte toplanıp “yetki” talebinde bulunacaklardı.
15 Haziran’da çeşitli illerden başlayarak 1 hafta süren yürüyüş sonucu, 22 Haziran 1991 tarihinde Çalışma Bakanlığı önünde yapılan eyleme 20.000 kamu çalışanı katıldı. Sendikaların taraf kabul edilerek yasal düzenlemenin yapılması, hükümetin toplu sözleşme masasına oturması talepleri ekseninde yapılan eylem, bakanların gerekli girişimlerin yapılacağı vaatlerinde bulunmalarıyla sona erdi.
Haziran eyleminde, hükümetin verdiği sözleri yerine getirecek adımlar atmaması nedeniyle, kamu çalışanları ilk kez iş bırakmaya yöneldi.
15 Temmuz 1992’de “Hak Direnişi” olarak gerçekleştirilen ilk iş bırakma eylemi, kamuoyu, medya ve siyasi partilerden büyük destek buldu.
1992 yılının son aylarında kamu çalışanları sendikal hareketi meşruluğunu pekiştirecek kimi hukuksal kazanımları da sağladı. Sendikalar mahkeme kararlarıyla genel kurullarını gerçekleştirdiler. 2911 ve 657 sayılı yasaları ihlal etme gerekçesiyle açılmış davalar beraat kararlarıyla sonuçlandı. Otuz yıldan beri askıda tutulan 87 ve 151 sayılı ILO sözleleşmeleri TBMM’de onaylandı.
Sendikal kadrolara yönelik devam eden baskıların durdurulması, sendikaların taraf kabul edilerek toplu sözleşme ve grev hakkını içeren yasal düzenlemelerin yapılması talebiyle 21 Aralık 1992 tarihinde bir eylem daha gerçekleştirildi. Çeşitli illerde kitlesel basın açıklamaları yapılırken Ankara’da 20 bin kamu çalışanı Zafer Meydanı’nda toplanarak taleplerini içeren sloganlarla Başbakanlığa yürüdü. Sendika yöneticilerinden oluşan bir heyet Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ile görüşerek, sendikal faaliyetlerden dolayı uğradıkları baskılar hakkında bilgileri içeren dosyayı İnönü’ye verdiler. İnönü’den “konuyla ilgilenme” vaadi alan sendikacılar heyeti, Çalışma Bakanı Mehmet Moğoltay ile görüştüler. Moğoltay, “konunun uzmanlardan oluşan bir komisyonun sendikalarla ilgili yasa üzerinde çalıştığını ve bu komisyonun çalışmalarına katılmak üzere sendikalardan resmen temsilci isteyecekleri”ni belirtti. Olay çıkmadan sona eren eylem medyada ve kamuoyunda olumlu tepkiler aldı.
Kamu çalışanları sendikaları, 1992 yılını ILO sözleşmelerinin uygulanması, sendikaların taraf olarak kabul edilmesi, baskıların durdurulması, örgütlenme, toplu pazarlık ve grev hakkını güvenceye alan yasal düzenlemelerin yapılması için Türkiye çapında bir dizi eylem yaparak geçirdiler.
[değiştir] İkinci Ankara Yürüyüşü
15.06.1993 tarihinde Başbakan Vekili Erdal İnönü imzasıyla yayınlanan genelge ile yetkililerden “Kamu Görevlilerinin sendika kurma, sendikalara üye olma ve sendikal etkinliklerde bulunmalarının engellenmemesi” isteniyordu. Uğradıkları baskılar karşısında, çözümleyici olmasa da dayanak olarak kullanabilecekleri bir aracı (genelge) kazanan kamu çalışanları, Haziran ayının ikinci haftasından itibaren yeni bir eylem sürecine hazırlanmaya başladılar. Kamu çalışanlarının hükümeti toplu sözleşme masasına davet, ortak çalışanlar yasasının çıkartılması ve bu talepler için kamuoyu oluşturulması amacıyla bir dizi eylem kararı aldılar. 1 Temmuz 1993 tarihinde Türkiye’nin çeşitli illerinden yola çıkan kamu çalışanları 3 Temmuz 1993 günü Ankara’da taleplerini hükümet adına Devlet Bakanları Bekir Sami Daçe ve Yıldırım Aktuna’ya ilettiler. Hükümetten talepleriyle ilgilenileceği sözü alan kamu çalışanları, isteklerinin gerçekleşmemesi durumunda “üretimden gelen güçlerini” kullanacaklarını deklare ederek dağıldılar.
2 Temmuz 1993 tarihinde “Sivas Katliamı” olarak anılan olaylarda ölen aydın, yazar ve sanatçıların cenaze törenlerinde kamu çalışanları sendikaları örgütlü güçleriyle katliamı protesto ettiler.
Hükümetin 3 Temmuz Ankara eylemi sırasında verdiği sözleri tutmaması ve Temmuz ayı maaş zam oranlarını tek taraflı olarak düşük düzeyde belirlemesi kamu çalışanları sendikaları tarafından tepkiyle karşılandı. 15 Temmuz’da Türkiye genelinde telgraf çekme, iş bırakma ve yemek boykotu gibi eylemler gerçekleştirildi. 29-30 Temmuz 1993 tarihlerinde gerçekleştirilen iş bırakma eyleminde sağlanan kitlesel katılım, kamuoyunda geniş yankılar yarattı ve kamu çalışanları sendikalarının yeniden gündeme girmesini sağladı.