Gayrımüslim
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Gayrimüslim veya gayrımüslim (Osmanlı Türkçesi: غيرالمسلم) "Müslüman olmayan" demektir. Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Hıristiyan, Musevi ve Şamanist halkı belirtmek için kullanılır.
[değiştir] Eski Osmanlı Düzeninde Gayrımüslimler
Osmanlı Devletinin geleneksel düzeninde gayrımüslim toplulukları millet-i mahkûme (egemenlik altına alınan millet) veya zimmî (zimmet altında bulunan) olarak adlandırılırdı. Fetih sonucunda İslam egemenliği altına giren bu toplumların askerlik yapması ve kamu yönetimine katılması (birtakım marjinal istisnalarla) yasaktı. Buna karşılık belirli sınırlar içinde kalmak şartıyla inanç ve ibadet özgürlükleri devlet tarafından güvence altına alınır, can ve mal güvenlikleri korunurdu. Sadece gayrımüslimlerin ödediği iki İslami vergi olan haraç ve cizye, Osmanlı maliyesinin en önemli gelir kaynakları arasında idi.
Millet sistemi uyarınca gayrımüslim Osmanlı tebaası Rum, Ermeni ve Yahudi olmak üzere üç millet (milel-i selase) altında örgütlenmişti. Her üç millet dini liderleri tarafından temsil edilir ve yönetilirdi. Sırplar, Bulgarlar, Süryaniler gibi çeşitli alt gruplar bu üç millet içerisinde yer alırdı. Mesela Sırp ve Bulgarlar "Rum", Süryaniler ise "Ermeni" sayılırdı.
[değiştir] Tanzimat'tan Sonra Gayrımüslimler
1839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı Osmanlı yönetim felsefesine önemli değişiklikler getirdi. Bu fermanla müslim ve gayrımüslimlerin vatandaşlık hak ve ödevleri bakımından eşit olduğu ilan edildi. Ancak eşitlik ilkesi pratikte belli bir ölçünün ötesinde hayata geçirilemedi.
1856'da ilan edilen Islahat Fermanı ile eşitlik ilkesi bir adım daha ileri götürüldü. Gayrımüslimler bu tarihten sonra ilk kez devlet yönetiminin çeşitli kademelerinde görev aldılar. 1858'de ilk kez bir Hıristiyan vezir (paşa) rütbesine yükseltildi. 1867'den sonra bazı kabinelerde gayrımüslim bakanlar yer aldı. 1878'de Hariciye Nezareti (Dışişleri Bakanlığı) görevine atanan Aleksandr Karatodori Paşa bu göreve getirilen ilk gayrımüslim oldu. Osmanlı Ordusunda ise gayrımüslimler daha çok tıbbiye ve istihkâm gibi, muharip olmayan sınıflarda görevlendirildiler. Liva (tuğgeneral) rütbesine kadar yükseldiler.
Gayrımüslimler ilk kez 1912 Balkan Savaşı'nda kitlesel olarak askere alındılar ve Osmanlı Ordusunda er, erbaş, assubay ve küçük rütbeli subay olarak hizmet verdiler.
[değiştir] Cumhuriyet Döneminde Gayrımüslimler
Cumhuriyet yönetimi bir yandan din ayrımı yapmaksızın tüm vatandaşların hak ve ödevler bakımından eşitliğini ilan ederken, bir yandan da Lozan Antlaşması uyarınca azınlık (ekalliyet) adı verilen yeni bir hukuki statü yarattı. Azınlıklara uluslararası hukukun güvencesi altında bazı ayrıcalıklar tanındı; buna karşılık bazı vatandaşlık hakları kısıtlandı. 1923 yılında Türkiye'de yaşayan 1,5 milyon dolayında gayrımüslimin büyük çoğunluğu 1923-30 yılları arasında zorunlu göçe tabi tutularak yurt dışına çıkarıldı. Kalanların bir bölümü de 1964'te sınırdışı edildi.
Günümüzde azınlıklara yönelik ayrımcı uygulamalar birçok alanda yumuşamış veya kalkmıştır. Bununla birlikte, gayrımüslim vatandaşların devlet yönetiminde ve silahlı kuvvetlerde görev alamamasına yönelik devlet politikası değişmeden sürmektedir. Yakın tarihli bazı Yargıtay kararlarında gayrımüslim TC vatandaşları "yabancı" olarak sınıflandırılarak mülk edinme ve örgütlenme haklarına sınırlamalar getirilmiştir.